26 Nisan 2013 Cuma

Yol Ver

Kendine dönük bir 'DUR' tabelası insan! Bir trafik lambası, her daim kırmızı. Öyle bir tren yolu ki, makas geriye dönüyor en kısa yoldan. Oysa, uzanıyor yol. Ve tek engel kendimiziz yolumuza çıkan. Farketmiyoruz çoğu kez. Öyle çok bahanemiz var ki! Suçsuz olmak için suçlamak gerektiğini kodlamışız bir yerlerde. Aksi mümkün görünmüyor. Ve kendimizi aklamak için battıkça batıyoruz (kendi ürettiğimiz) karanlığa. Oysa, uzanıyor yol. Ve bekliyor geçit vermemizi kendimize.
 
Uzanıyor yol. Geriye bakarsan tanıdık. İleriye bakarsan muamma. Yere baktığında siyah, göğe baktığında mavi. Durup, sadece bir nefes aldığında sonsuz. Her nefeste taze.
 
Öylesine telaşlı ki halim günlerdir. Ya birileri kaçıyor ben kovalıyorum, yahut bir ordu olmalı peşimsıra kovalayan. Dur yok, durak yok. Koşturup duruyorum, nefes almayı bile unutmuş bir halde. Bir "an" durup bakıyorum etrafıma. Derin bir nefesle doluyor bedenim. Her nefeste doğuyor benliğim. Her nefesle doyuyor zihnim. O nefes ki; bedene tazelik, akla besin ve ruha hayat veriyor. Yol dediğimiz aslında, görünmez bir nefes zinciri. Her halka birbirini çağırıyor. Titreşiyor birbirine değen nefesler. Yaşam nefesle kenetleniyor. 
 
Kimse küçük göremiyor nefesi, az önce bir dilencinin ruhunda dolaşan. Kendilerine evler alıyor insanlar. Altından merdivenler yaptırıyorlar içlerine; elmas, pırlanta, zümrüt, yakut. Her yerini bembeyaz bir tazeliğe boyuyor veyahut. Duvarlar örüyor dışına. Kendine ait bir alan yaratıyor aklı sıra. Ayırıyor kendini, geriye kalanlardan. Oysa Karun'un sarayına da girse, aynı nefes. Zalimin nefesi mazluma.. Zenginin nefesi yoksula.. Katilin nefesi maktule geçiyor, son kez. 
Ve biz, her nefes alışımızda yeniden doğup, her nefes verişimizde tekrardan ölen. Nefesin birliğini farketmeyip, hor gören. Biz, nefes almayı bile unutup "hayat" dediğimiz baş döndüren bir koşturmacanın içinde sahte bir varlık savaşı veren. Biz... Nefese yol vermeyen. Ölüyoruz biz. Yaşamıyoruz biz. Sonsuz bir patinaj bizimkisi, dur yok durak yok. Ömür tüketmek...
 
Oysa, uzanıyor yol; eklemiş nefesleri birbirine. Ve her nefes, titretiyor yanındakini. Hepimiz değiyoruz birbirimize, nefesimizle. Evlerini ayırıyor insanlar. Düşlerini ayırıyor. Hislerini ayırıyor. Tek, nefesimizi ayıramıyoruz birbirimizden. Nefes veren ölüyor, alan tutunuyor yaşama. Ve her an, yeniden doğuyoruz hayata. Öyleyse, kutlamayla geçmeli hayat ve şükranla. Bir nefes kadar hafif. Bir nefes kadar görünmez. Bir nefes kadar taze. Merhaba hayat! Merhaba insan!
Merhaba dünya!  


Yazıyı dinlemek için:
  

Record and upload voice >>


 
Kaynak:  http://greenlikebathwater.tumblr.com/ (orijinal kaynağı bulamadım)