25 Mart 2014 Salı

Ah Be Güzel İnsan!

Hava serin. Yaz akşamlarının serinliği gibi. Keyif veren bir rüzgar esiyor arada; ürperten ama huzur veren bir rüzgar.

Sabah kuş cıvıltılarına uyandım. Öyle telaşlı, öyle keyifli, öyle mutlulardı ki. Uçuyor, konuyor, yuvalarına girip çıkıyor ve mütemadiyen ötüşüyorlardı.
Bir kedi, olanca velveleciliğiyle avazı çıktığınca bağırıyordu yüzüme bakıp.
Hepsini anladım. Telaşlarını, neşelerini, azgınlıklarını, korkularını...

Oysa şimdi, bir kafede oturuyorum. Etrafımda oturan ve geçip giden insanlar. Hiçbiri mutlu değil. Mutsuz da değiller. Hangisinin mutlu, hangisinin mutsuz olduğunu ayırt edebileceğim hiçbir işaret yok aslına bakarsanız. Bu mudur "insan" olarak marifetimiz. Yaşadığımıza dair -ki her iki anlamıyla da: hem yaşıyor olduğumuza, hem de yaşadıklarımıza dair- hiç renk vermeden sürdürüyoruz devinimimizi. Oysa ağaçlar bile çiçek çiçek olmuşlar. Rüzgarda kar taneleri gibi savuruyorlar taç yapraklarını, hışırtıyla savuruyorlar dallarını. 

Gökyüzü bembeyaz bugün. Umudu hatırlatacak tek bir mavilik kırıntısı bile yok. Yine de umut edebiliyorum işin ilginci. Oysa kimse farkında değil umudumun ya da umutsuzluğumun. Minik bir serçe gibi, oradan oraya koşturup cıvıltıyla ses versem. Anlarlar mı ki? Onlar da ortak olurlar mı umutlarıma?

Nasıl bir çelişki içindeyiz değil mi yine? Bir yandan anlaşılmaya bu kadar muhtaçken, bir yandan hislerimizi belli etmemek için gayret ediyoruz. Ödümüz kopuyor çözüverecekler şifrelerimizi diye. Kocaman duvarlar örüp, arkalarına saklanarak yaşıyoruz. Kapıyı açmadıkça kimse girmesin, görmesin, anlamasın istiyoruz. Başka şekilde davranabilmeye cesaret edebilen ne kadar az Allah'ım. Bu mudur insan olarak marifetimiz?

Hava serin. Sonbaharın, pastırma yazına kavuşmadan önceki günlerindeki gibi serin. Ürpertirken rahatsızlık veren cinsten bir serinlik bu. 

Ne garip değil mi, biz şehir insanları havamızı bile benzetmişiz kendimize. Ne renk veriyor, ne anı anını tutuyor. 

Şimdi söyle bakalım, ne havasına, ne insanına güven olan bu yerde, biz nasıl yaşayacağız bu duvarları yıkıp ?